Erdoğan ILDIZ    Aydınlık Gazetesi - Makale İletişimİletişim
 
 

 Giriş  Yayınlar Genel Açıklama Sayfası
  Mesleki 
 
  Felsefi
  Hikaye
  Şiir

 Hikayelerim 1
Sayfalar
İçindekiler
1 2 3 4 5
6 7 8 9 10
11 12 13 14 15
16 17 18 19 20
21 22 23 24 25
26 27 28 29 30

 

 

  

3/8/2000

Şeyda

 

 

Ailesi İstanbul’dan görevle gelmiş,bizim mahallenin ve aynı zamanda Malatya’nın en yüksek binası olan Ali beyin beş katlı apartmanının en üst katındaki teraslı daireye yerleşmişlerdi. 1950 li yılların sonuydu. Kızın aşrı kısa etekle dolaşması birden herkesin dikkatini çekmişti. Kız bizlerle yaşıttı. Hepimiz ilk okul 3. Veya 4. Sınıftaydık. O günlerde Malatya eteğinin altından külotu görülebilen  bir kıza henüz rastlamamıştı. Kızın sütün gibi beyaz bacaklarını gören,sarışın saçlarına bakan tüm mahalle yaşıtları kıza aşık olmuştu.

 

Kız mahalle çocuklar arasına pek karışmıyor,oyunlarımızı binanın terasından izliyor,biz de aşağıdan onun bacaklarını seyrediyorduk. Kızın evinden tüm mahalle rahatça görülebiliyordu. Ferhadiye mahallesi Malatya hükümet konağının arkasında bulunuyordu. Kızın oturduğu bina ile hükümet konağı arasında kocaman boş bir alan vardı. Çocuklar buraya tarla diyorlardı ve bu alanda  tüm oyular oynanıyordu. Alanın etrafı akasya ağaçları ile çevrili idi. Hükümet konağından yana da kocaman bir ceviz ağacı bulunmaktaydı tarlada.

 

Tarlada özellikle çift kale futbol maçları çok heyecanlı geçiyordu. Diğer mahalleler ile zaman zaman yapılan mahalle kavgaları da genellikle bu arenada oluyordu. Çember çevirme ,ateş yakma gibi oyunlarında mekanı burasıydı. Çeşitli yaşlardaki erkek çocuklar burada yaşıtları ile kümeleşerek ayrı guruplar halinde oynarlardı. Ceviz ağacının üzerinde Tarzancılık oynamak ise cesaret isteyen bir işti.

 

Tarzancılık oyununda benden üstün kimse yoktu. Bir maymun gibi daldan dala atlayarak tüm ceviz ağacını dolanıyordum. Beni o güne kadar ceviz ağacının üstünde yakalayan olmamıştı. En uç noktalardaki cevizi bile toplar afiyetle yerdim. İstediğim gibi ulaşamadığım tek bir dal vardı,bu dal ali beyin apartmanı istikametindeydi,ona ulaşmak içinde çaktırmadan devamlı antrenman yapıyordum.

 

Okullar tatil olmuştu. Olgunlaşan cevizlerin yeşil kabuklarını parçalayarak olgunlaşmaya yüz tutmuş ceviz içlerini yedikçe, ellerimiz kınalı gibi,kahverengi ve siyah arası bir renk alıyordu. O gün hava çok sıcaktı. Öğlen yemeğinden sonra tarlaya geldiğimde tarlada in cin top oynuyordu. Doğru ceviz ağacına gittim,orası nispeten serin oluyordu. Biraz ceviz toplamak biraz da antrenman yapmaktı planım. Önce antrenman yapmak istiyordum,ceplerimi ağırlaştırdıkça,hareketlerimin zorlaşacağını düşündüm. Önce birkaç tur attım ağaçta,kaslarımın açıldığını hissedince daldan dala maymun gibi atlayarak,zor olan dalın önüne geldim. Tüm dikkatimi atlayışa çevirerek o dala doğru hamlemi yapmıştım ki, Şeyda birden balkonda göründü. Onu görmemle birlikte tüm konsantrasyonum bozuldu.

Gözümü açtığımda bir hastahane odasında olduğumu gördüm. Annem yanımdaydı. Sevinçle bana sarıldı. Yedi gündür başımdan ayrılmamıştı. Yedi gün süren komadan çıkma ümidimin zayıf olmasına rağmen,ısrarla baş ucumda bekleyen annem yaradana dualar ediyordu. Yataktan kalkıp tuvalete gitmem gerekti. İdrarımdan kan geliyordu. Ayrıca kafatası kemiğim garip bir şekilde kafama gömülüyordu bastırılınca.

 

Mahalleye döndüğümüzde hikayemin yarım kalan kısmını da arkadaşlardan öğrendim. Ben ceviz ağacından düştükten sonra ,durumu şeyda dahil kimse fark etmemiş. Mahallenin büyük çocuklarından biri serinlemek için ceviz ağacının dibine gelince beni fark etmiş,baygın ve yaralı olduğumu gören genç derhal yardım istemiş ve aileme haber iletmişler.

 

Kafamdaki yumuşaklığı merak eden arkadaşlar ,teker teker kafamı elliyorlardı. Artık iyileşmiş sayılırdım ,oyun oynayan arkadaşların arasına katılmak üzere tarlaya indim. Tam oyuna başlamak üzereydik ki Şeyda balkonda belirdi,bir müddet dalgın dalgın tarlaya baktı,sonra el sallamaya ,işaret etmeye başladı. Beni çağırıyordu. Yavaş yavaş apartmanın kapısına doğru yürüdüm. Şeyda da aşağı inmişti. Bana geçmiş olsun dedi. Sonra utangaç bir tavırla gülümseyerek,kafama dokunmak istediğini belirtti. Anlaşılan kafa tasımın enteresanlığını duymayan kalmamıştı. Ben de kafamı ona doğru eğdim. Korkarak kafama dokundu,tekrar geçmiş olsun dedi ve apartman da kayboldu.

 

Şeydalar o yaz sonu taşındılar,ancak mahallemizden pek çok  kişinin hatıralarında yaşamaya devam ediyorlar.

 

 

 

Erdoğan ıldız

 

 

 


 

1 2 3 4 5 6 7 8
 
 

 
 

17 18 19 20 21 22 23 24
 
 

25 26 27 28 29 30    
 
 


 

© Erdoğan ILDIZ, Her hakkı saklıdır, yazılı izin olmadan çoğaltılamaz ve dağıtılamaz