Erdoğan ILDIZ    Aydınlık Gazetesi - Makale İletişimİletişim
 
 

 Giriş  Yayınlar Genel Açıklama Sayfası
  Mesleki 
 
  Felsefi
  Hikaye
  Şiir

 Hikayelerim 1
Sayfalar
İçindekiler
1 2 3 4 5
6 7 8 9 10
11 12 13 14 15
16 17 18 19 20
21 22 23 24 25
26 27 28 29 30

 

 

  22/10/2000

GEMİCİ

 

 


Kapalıçarşı' da iç bedestenin halıcılar kapısındaki küçük halıcı dükkânının vitrini ve kapısı nihayet yapılabilmişti. Önce dükkânın içini kâfi malla doldurabilmişler nihayet, sıra dükkânın vitrini ve kapısına gelmişti. Delikanlı bu dükkânda işe başladığında dükkanın ne satacak malı ne de dükkânın camı çerçevesi vardı. Birkaç ay içinde dükkân toparlanmıştı. Bin dokuz yüz yetmiş bir yılının bahar ayları idi. Birkaç gün önce marangoz yaptığı işi teslim etmişti. Teslim sırasında dükkân kapısı ile bir sorunları yoktu. Ancak sonra kapı açık durmayıp kendiliğinden kapanmaya başlamıştı. O sabah dükkânın ortaklarında Kürt Mehmet işe gelirken bir yerlerden bir taş bulup beraberinde getirmişti. Getirdiği bu taşı kapının kenarına koyarak kapının açık durmasını sağlamak istiyordu. Taş garip bir taştı. Bir heykel kafası görünümündeydi. Ancak taşın heykel ile, tarih ile hiçbir alakası yoktu. Tesadüfen öyle görünüyordu. Taşı oraya koydukları zaman, delikanlı, Kürt Mehmet, delikanlının Hollandalı sevgilisi taşa bakıp gülüyorlardı. Bu gülüşmeye, delikanlının o gün orada tesadüfen bulunan yaşlı anneannesi bir mana veremiyordu. Sabah çayları içildi sonra Hollandalı sevgili yolun karşı tarafında çalıştığı Bedros’ un halıcı dükkânına anneanneyi de alarak gitti. Delikanlı sabah siftahını yapacak ilk müşteriyi kollamaya başladı.

Dükkân iç bedesten kapısında halıcılar istikametine çıkıldığında sütunlu sokağın köşesinde bulunuyordu. Köşede durulunca hem çukur muhallebici yönünden gelenleri hem de çeşme yönünden gelenleri görebildiğin gibi, iç bedestenden çıkanlar da dükkânın önünden geçiyordu. Genç adam tam köşede durmuş, gelen geçeni süzerken, çukur muhallebici yönünden gelen spor yapılı birine gözü takıldı. Milliyetler konusunda uzman olduğu için gelen adamın İtalyan olduğunu anlamada gecikmedi. Hemen İtalyanca birkaç şaklabanlık yaptı. Adama halı satmak istiyordu ancak adamın halı ile ilgilendiği yoktu. Kapının önünde şamata yaparken adam birden ciddileşti. Gözü kapının önünde,kapıyı tutan taşa takılmıştı. Genç bunu fark edince,kendini naza çekerek bu satılık değil dedi. Gemici kılıklı İtalyan ısrarcı olmaya başladı. Taşı muhakkak alacaktı. Genç taşı bu gün yaşlı bir kadının getirdiğini daha kimseye göstermediğini,onun için de daha satmaya hazır olmadığını söyledi. Gemici ısrar ediyordu. Genç bu ısrara dayanamamış olan birinin edası ile taşı gemiciye sattı. Bu alış verişe karşı dükkandaki yorgancı celal ve adamları ile çevredeki esnaf, Kürt Mehmet, Hollandalı sevgili katıla katıla gülüyorlardı. Yaşlı anneanne ise yine bu kahkaha tufanından bir şey anlamamıştı.

Aradan bir müddet geçtikten sonra İtalyan denizci bağırıp çağırarak sokağın başında göründü. Taşın sahte olduğunu söylüyordu. Satıcı genç ona malı kendisinin ısrarı üzerine sattığını, malı getiren yaşlı kadına aldığı parayı verdiğini, yaşlı kadının da aldığı para ile alışveriş yaptığını, paranın harcandığını söyledi. Gemici ısrarla parasını geri istiyordu. Taşı dükkânın önüne koydu, yalvarmalarına devam etti. Bu durum karşısında millet kahkahalarla yerlere yuvarlanıyordu. Delikanlı yerde duran taşı aldı  sütunlu yolun ortasında bulunan büyük çöp varillerinden birinin içine bırakıverdi. Bunu gören gemici çılgına dönerek doğru çöp bidonunun yanına giderek, bidondaki çöpler arasından taşı bulup çıkardı. Çöpe bulaşmış adamın ve taşın görünümü çok komikti. Gülmekten esnafın gözünden yaşlar boşanıyordu.

Bir müddet sonra bazı esnaflar araya girerek işi sulh etme yoluna gittiler. Paranın bir kısmını belki kurtarabilirlerdi. Yaşlı kadının elini öpmesi gerekiyordu. Genç satıcı gemiciyi alıp Bedros' un dükkânına götürdü. Yaşlı anneanne hiçbir şeyden habersiz oturuyordu. Anneanneyi gemiciye taşı aldığı kadın olarak tanıtan genç, kadının elini öpmesini söyledi ve nasıl yapılacağını gösterdi. Kadın elini öpen adamı torununun arkadaşı filan zannetmişti. “ Berhudar ol oğlum “ diyerek  memnuniyetini belirtti. Paranın yarısını iade ettiler, taşı temizleyip kapının önüne koydular, kapı tamir edilene kadar taş orada kaldı.

 

 

EROĞAN ILDIZ

 

 

 

1 2 3 4 5 6 7 8
 
 

 
 

17 18 19 20 21 22 23 24
 
 

25 26 27 28 29 30    
 
 


 

© Erdoğan ILDIZ, Her hakkı saklıdır, yazılı izin olmadan çoğaltılamaz ve dağıtılamaz