Erdoğan ILDIZ    Aydınlık Gazetesi - Makale İletişimİletişim
 
 

 Giriş  Yayınlar Genel Açıklama Sayfası
  Mesleki 
 
  Felsefi
  Hikaye
  Şiir

 Hikayelerim 1
Sayfalar
İçindekiler
1 2 3 4 5
6 7 8 9 10
11 12 13 14 15
16 17 18 19 20
21 22 23 24 25
26 27 28 29 30

 

 

  

23/10/2000

Halı çiftliği

 

 

 

Daha orta okul yıllarında bir çiftliğin hayalini kurmaya başlamıştı. O ilk çiftlik hayalini gerçekleştirmek için aldığı kuzu ile bir sürü oluşturmak için çaba gösterirken,kuzunun ölmesi ile bu hayalleri suya düşmüştü. Yıllar sonra meşhur bir halıcı olmuş,bir taraftan el halısı imalatı yaparken bir taraftan da Anadolu’nun çeşitli yörelerinden topladığı eski halı ve kilimlerin bakım ve onarımını,güneşlemesini,yıkamasını,aprelemesini yaptırarak dünya halı piyasasında daha çok değer bulması için çaba gösteriyordu.

 

Halıcının el halıları hobisi olmakla beraber tarih merakı da eş değerde idi. Seyahat etmek de hobilerinden olduğu için gezdiği her yörede ören yerlerini gezmeyi de ihmal etmiyordu. Hollandalı olan karısı klasik diller ve arkeoloji tahsil etmişti. İşte böyle bir gezi sırasında Fethiye ye yakın bir yerde bulunan Pinara’yı ziyaret  etmişler dönüyorlardı. Birden halıcının çiftlik kurma fikri tekrar depreşti. Bu yöreye bir “ halı çiftliği “ kuracaktı. Kuracağı bu çiftlikte halı ile ilgili araştırma geliştirme çalışmaları yapacak,halı yıkayacak,bakım onarım çalışmaları yapacak,yoldan geçen yerli, yabancı müşterilere perakende ve toptan satış yapacak,civar köylerde halı dokutacak,bünyesinde çalıştırdığı elemanlara eğitim verecek,bir de bir gün oğlu olursa çocuk için kavak dikecekti. Kendisi Malatyalı olduğu için asıllarının geldiği Yeşilyurt’ta bu bir gelenekti. Erkek çocukları için bin civarında kavak dikiyorlardı.

 

Halıcı dünyada bir çok yer gezmiş ancak Fethiye, denizli, bodrum üçgeni kadar ilgisini çeken bir yer bulamamıştı. Tarih,deniz,tabiat,iklim,eğlence her şey burada daha güzeldi. Tüm yatırımlarını buraya yapacaktı. Projeye “ Fethiye projesi “ ismini verdi. Önce alacağı arazinin ve bu araziye yapacağı yatırımların şartnameleri ve projelerini çıkarması gerekiyordu. Yaptığı hesaplamalara göre 33 dönüm araziye ihtiyaç vardı. Arazide halı yıkama fabrikası kuracağı için ve kavaklar için bol suya ihtiyaç vardı. Elektriği kolay getirebilmeliydi. Turistik beldelere yakın olmalıydı. Halı kilim dokumasını bilen yörelere yakın bir konumda olmalıydı. Kısaca şartnameyi oluşturan öğeler bunlardı.

 

Her ne kadar projeyi altın üçgen adını verdiği Fethiye,Denizli,Bodrum üçgeni içinde gerçekleştirmeyi düşünse bile arazi bulma araştırmalarını iş için gittiği her yörede de yapıyordu. Bu iş artık tutku haline gelmişti. Ayvalıktan,Mersine kadar tüm sahil kesiminde arazi arıyordu. İstediği nitelikte arazi bulması kolay değildi. Genelde araziler ufak veya hisseli tapu halinde idi. Bir çok arazinin,orman ile,hazine ile sorunu vardı. Zilliyetli tapu da istemiyordu. Pek çok arazi de sit alanı içindeydi. Suyu olmayan,elektrik getirilmesi imkansız veya çok maliyetli olan arazilerde göz önüne alınırsa arazi bulmanın zorluğu ortaya çıkıyordu.

 

İlk araziyi pınara ya yakın bir yerde buldu. Tam adamla anlaşacakları sırada adamın hapisten yeni çıktığını duydu. Adam kan davsından içeri girmişti. Kan davasının olduğu yörenin yobaz bir yer olduğunu düşünerek oradan vaz geçti. Göçek koyunda yerler buldu,yol getirmek imkansızdı. Marmaris datca arasında yer buldu. Hisarönü denen bu yeri tam almak üzereyken avukatı mani oldu. Yeri köy senedi ile zilliyetli alacaktı allahtan avukat engelledi. Yer yıllar geçmesine rağmen hala davalı,davanın sonuçlanacağı da yok. Marmaris, Fethiye,Dalyan taraflarından umut kesilince Bodrum tarafına konsantre olmaya başladı.

Bodrum tarafında arazi bakmaya geldiğinde Hollandalı hanımını,baldızını,2 yaşındaki oğlunu da yanına alarak gelmişti. Otobüs ile seyahat ediyorlardı. Akşam İstanbul’dan bindikleri otobüs sabahın erken saatlerinde koru köyündeki benzincide durmuştu. İhtiyaç mollası için inenlerle beraber halıcıda inmiş artezyenden akan su ile yüzünü yıkamıştı. Buradaki yeşillik çok hoşuna gitmiş,tanrıdan buralarda bir yer vermesini dilemişti. Bodrum yarım adasında genellikle su kıttı. Mumcular tarafında güzel bir arazi buldu. Toprağa sondaj vurdurdu,su çıkarsa araziyi alacak,çıkmazsa sahibinde kalacaktı. Günlerce sonda vurdular. Bir bardak su çıkmadı.

 

Mumcular Milas halısının en yoğun olduğu bir kasaba olduğundan bütün halıcı esnafı arazi arayan halıcıyı tanıyordu. Halı çiftliğinin kasabaya yakın bir yerde kurulmasını isteyen esnafta sondanın başarısız olduğuna çok üzülmüştü. Halıcıyı teselli etmek isteyen esnaflar halıcıya güvercinliğe gitme teklifi ettiler. Güvercinlik bodrum karayolu üstünde çok güzel bir koydu. Tuzla dan balık alacaklar,güvercinlikte fırında pişirecekler denize masa ve sandalyeleri koyarak denizin içinde rakı içip balık yiyerek efkar dağıtacaklardı. Öyle de yaptılar. Güvercinlikte balık yerlerken uzun boylu iri yapılı bir adam yanlarına yanaşarak şöyle dedi:

 

-bey arazi arıyormuşsun. Bizim beyin koru köyü ile milas arasında zeytinliği  

 var satacak ilgilenirimsin?

-arazinin suyu var mı?

-arazide su bol,3 adet beşlik kuyu var diye adam yanıtladı.

-o halde kalk gidelim.

 

Diğer halıcılar adamı iyi tanıyorlardı ve yeri de biliyorlardı. Halıcı  rakı masasını yarım bırakıp kalktı. Adamın gösterdiği yer 99 dönümdü. İçinde bin bir güçlükle yetiştirilmiş yetişkin zeytin ağaçları mevcuttu. Yerlere güneşletmek için halı serileceğinden zeytinleri kesmek gerekecekti. Buna halıcının gönlü razı olmadı. Adam halıcının bu araziyi almaktan vaz geçtiğini görünce ,beyim bizim beyin az ileride bir de 33 dönüm arazisi var orada hiçbir ağaç olmadığı gibi,pamuk tarlası olduğu için bol da su var dedi. Gidip oraya da baktılar. Allah bu araziyi tam gönlüne göre vermişti. Bu arazi yüzünü yıkadığı benzinciye 500 metre mesafedeydi. Arazi dümdüz, Bodrum Milas yoluna sıfır bir konumda,bol sulu,tek tapu ve sorunsuzdu. Halıcı adama dönüp sordu. Senin bey buraya ne istiyor? Adam ,beyin tamamına 15 milyon istediğini söyledi. Halıcı ,adamın beyi acilen çağırmasını istedi. Bey menteşe sülalesinden bir mirasyedi idi. O anda Kuşadası’nda olduğu söylenen bey,2 saat sonra randevu verilen yere geldi. Randevu yeri Bodrum da ki halıcı Mehmet Çengelin yeri idi. Dükkanın önündeki masada oturdular ve hoş beşten sonra pazarlık başladı. İlçin bey 15 milyon diyor başka bir şey demiyordu. Halıcı 10 milyondan pazarlığı açtı,milyon milyon yükselmeye başladı. Durumun umutsuz olduğunu gören halıcı pazarlığı kısa kesti 15 milyona el sıkıştılar. Arazi alınmıştı artık. İlk fikirden bu yana 6 sene geçmişti. Bunun 2 senesi hazırlık,ön çalışmalar vs. 4 senesi de arazi aramakla geçmişti. 1984 yılının yaz sonuydu.

 

Yaptıracağı ana binanın ihtiyaç planını projenin başında çizmişti. Ama yaptıracağı binaya bir yüz bulamamıştı. Yıllar evvel Hindistan’da Taç Mahal’i ziyaretinde saatler boyu binaya bakmış güzelliğine hayran olmuştu. Ahdı vardı bir bina yaptırdığında güzel bir bina olacak insanlar geçerken durup bakacaklardı. Çeşitli mimarlara istediği bina tipini ve bina içi ihtiyaçları anlattı. Şartnameleri verdi. Ancak çizilen hiçbir binayı beğenmiyordu. Zaman geçiyor bir türlü inşaata başlayamıyordu. O yıllarda Hollanda,Belçika ve Avusturya’da depoları vardı. Gittiği her ülkede kütüphaneleri geziyor,kitaplar karıştırarak binasına bir çehre arıyordu. Hollanda’da iken bir gün ağabeyinden bir telefon geldi. Bir proje çizdirmişti mimarlara. Gelip görmesini istiyordu. İstanbul’a gitti. Buluşma yeri Bağdat caddesinde bir mobilya mağazası idi. Mağazanın sahibi ağabeyin hanımının bir akrabası olan varol ağabey di. Genç karı koça mimarlar bir proje çizmişlerdi. Halıcı projeye bakar bakmaz kendini kaybetti. Çizilenler Texas’ta bir çiftlik evini andırıyordu. Halıcı kafasındakileri tekrar anlatmaya başlayınca,varol ağabey masanın üstünde duran bir dergiyi getirerek sehpanın üstüne atı. Yahu sen böyle bir şey istiyorsun galiba dedi. Derginin kapağındaki resim tam halıcının istediği bina idi. Bu bina Muğla’daki Ula evlerinden esinlenerek Nail Çakırhan tarafından yapılmış ve Ağa Han mimarlık ödülünü kazanmış bir ahşap bina idi. Çehre bulunduktan sonra işler kolaylaştı. Genç mimarlar kısa zamanda ana bina ve diğer yapıları bir birleri ile uyumlu bir şekilde çizdiler.

 

Halı çiftliği 1985 yılında kendini göstermeye başladıktan sonra türk halıcılığına yeni ufuklar getirdi. O zamana kadar halıcılık hep şehir merkezlerindeyken. Halı çiftliğinden ilham alan Net,Lapis ve benzeri kuruluşlar birkaç sene sonra Sultanköyde,Tavasta,Kapadokya’da,Denizli ve benzeri turistik yörelerde  dağ başlarında ,yerleşim yerlerinden uzak gurup turizmi için satış mağazaları açtılar. Ülke halıcılığı gelişti. Satışlar 100 milyonlarca dolarlara erişti. Kırsal kesme onlarca otobüs ile müşteri getirmek,hiçbir trafik sıkışıklığı yaşamamak,çok daha ucuz mekanlarda istenilen kadar Show room açmak mümkündü. Şehirlerde bunu gerçekleştirmek mümkün olmayan şeydi.

 

Halıcının fantezilerinden doğan halı çiftliği turizme olumlu katkılar yaptığı gibi,bir çok kişinin hayatının akışını da değiştirdi. Başta binanın mimarları Reşat ve Mesude Türkkan olmak üzere bir çok kişi hayatlarını bodruma taşıdılar ve orada mutluluğu serveti yakaladılar. Ayrıca yöre halıcılığı da çiftlikten nasibini alarak çok gelişti. Halı çiftliği açılmadan evvel Milas halısı m2 olarak en ucuz halılardan biri idi. Günümüzde en pahalı halılardan biri olmasını halı çiftliğine borçludur dersek yalan olmaz. Halı çiftliği açılmadan önce yörede turizme bağlı halıcılık hiç yoktu. Şimdi ise 15 civarında köy turizmi yapan,guruplara halı satan çevre köylerin halıcısı var. Eskiden mallarını yıkamadan ham olarak satan esnaf,şimdi halılarını çiftlikte yıkatıp daha iyi fiyatla satabiliyorlar. Çiftlikten esinlenerek halı yıkama fabrikası açan girişimciler çiftliğe rakip oldular. Çiftlik öncesi halı imalatı,yıkaması,aprelemesi konusunda hiçbir şey bilmeyen köylüler artık desen çiziyor,halı yıkıyor,yamuk yılık halıları çakım yolu ile düzeltmesini biliyor. Niteliksiz insan gücünü, ustalaştıran halı çiftliği bundan gurur duyuyor. “ halı çiftliği “ sayısız insana okul olduğu gibi esin kaynağı da oldu.

 

 

 

Erdoğan ıldız

 

 

 

 

 

1 2 3 4 5 6 7 8
 
 

 
 

17 18 19 20 21 22 23 24
 
 

25 26 27 28 29 30    
 
 


 

© Erdoğan ILDIZ, Her hakkı saklıdır, yazılı izin olmadan çoğaltılamaz ve dağıtılamaz